6 Ağustos 2010 Cuma

Zaman...

Zaman durmasın benim için derdim
Ellerini tutamadan
Gözlerine bakamadan
Dudağından öpemeden

Zaman durmasın benim için derdm
Düşlerimi sana anlatırken
Rüyalarımı senle paylaşırken
Yanında yürürken

Zaman durdu benim için
Gitme diyemeden
Dön diye ağlayamadan
Gözlerine tekrar bakamadan

Zaman yok oldu benim için
Günler geçtikçe dönmeyince
Geri gelip gözyaşlarımı silmedikçe
Hıçkırıklarımı duymadıkça

5 Ağustos 2010 Perşembe

Benden Önce

Bir düştün sen
Rüyadan önce
Düşlerdim seni
Uykumdan önce
Uyanırdım yanında
Senden önce
Gözlerini görürdüm
Güneşten önce
Nefesini hissederdim
Rüzgarlardan önce
Duyardım sesini
Kuşlardan önce
Ama sen gittin
benden önce...

Bir Yıldız Vardı...

Bir yıldız vardı gökyüzünde, karanlıkta
Boş boş dururdu orada, hiç sıkılmadan
Düşünürdü, hayal kurardı durmadan
Tatmadığı çok duygu vardı, Çünkü yaşardı karanlıkta

Dünya’ya bakardı, hayallerini süslemek için
İki insan görürdü bir dişi biri erkek
Onlar yan yanaydı,el ele, kol kola uzun zamandır...
Demek ki dünya'da tek yaşanmazmış bir ömür
Anladı karanlıkta bunu

İki insana isim aradı, düşündü
Bilmiyordu ki dünya’yı hiç, ne olabilirdi
Sevgi yi görmüştü bir duvarın üstünde
Sevgimiydi bu iki insanın adı, düşündü yine olmaz dedi
Sevgi olsa, gün gelir biterdi
Biri bırakır giderdi…

Düşündü tekrar…
Bulamadı…
Yıllar geçti…
İki insan hala yan yana, hala ilk gün gördüğü gibi…
Kulak misafiri oldu artık adlarını öğrenme adına…
Dişi erkeğe aşkım demişti, anladı…
Demek ki erkek Aşktı
Erkek de cevap verdi aşkım diyerek, düşündü…
Dişinin adı da Aşktı.
Aşktı ikisinin adı…
Yıllarca birbirinin yanında ayrılmayan, kalp kırmadan yan yana durduran
Bu adı çok sık duymaz oldu daha sonralarda
Aşk öldümü diye sorar oldu;
Aya… Güneşe… Diğer yıldızlara…
Kimse görmez olmuş aşkı, aşk bulunmaz olmuş…
Masallarda kalmış aşk, hiç ayrılmayan iki kişinin adı olarak…

Aşk’ı yaşatmaya karar verdi, yol aldı dünyaya
Çok sıcaktı dünya yüzeyi
Yandı kavruldu dış yüzeyi
Değer miydi peki bunca acıya, gözyaşına
Değer dedi,
Yaşatacağı şey belliydi
Onun adı aşk dedi…
Aşk’ı hala ararmış o yıldız, gören duyan olurmuş bazı geceler
Gökyüzünün en sevilen yıldızıymış çünkü
Herkes umutla beklermiş bir gün gelecek ama
Aşk’ını bularak geriye…
Bir ömür yaşayacaklar,sonra sonsuz olacaklar karanlığın içinde…

26 Temmuz 2010 Pazartesi

İhsan Dostum Yazmaya Devam Ediyor (Y)

Tanrı sordu ne için yaşadın
Kendım icin dedim
Yalan söylüyorsun kul, ben yalanı affetmem dedi.
Bana benziyorsun dedim bende yalanı affetmem. Dostumla dertleşircesine dertleştim tanrıyla..
Anlat dedi
Nerden baslayayım edasıyla kafamı salladım..
En basından !
Peki; sıradan biriydim,sıradan bir gün, sıradan bir saat, sıradan bir andı.. Taaa ki yeryüzüne yolladığın huriyi görene kadar.. Ayrıntıya gerek yok.. Huriyle tanıtsım,sevdim seviştim ve sonra da aldatıldım.. Bunu kendıme yediremedım,bir huriye bir de kendime kursun sıktım, Gözlerimi actığımda buradaydım . Şimdi söyle bana eyy tanrı dünyan mı kahpe , hurilerin mi ?

25 Temmuz 2010 Pazar

Dust in the Wind

I close my eyes
Only for a moment and the moment`s gone
All my dreams
Pass before my eyes, a curiosity
Dust in the wind
All they are is dust in the wind
Same old song
Just a drop of water in an endless sea
All we do
Crumbles to the ground, though we refuse to see
Dust in the wind
All we are is dust in the wind
Now, Don`t hang on
Nothing lasts forever but the earth and sky
It slips away
And all your money won`t another minute buy
Dust in the wind
All we are is dust in the wind



<3 ScorpionS <3

22 Temmuz 2010 Perşembe

İhsan Dostum Yazmış (Y)

Üzerimde bir sensizlik var.
Yorgunluk musun?
Uyusam geçer misin benden?
Yoksa s'onsuzluktaki 's' hiç düşmeyecek mi?
Her neyse...........
Dedim ya,Yorgunum..
Üzerimde bir sensizlik var..
Dağınık yatağımın, hüzününü emanet ediyorum sana..
Ayrılık olsun adı..
Üzerimde bir sensizlik var..
Ve özlemek... Hamallık!

(İhsan GENÇ)

Yokla Ceplerini Aşk Kırıntıları İçin

Teoman'ın ne de güzel bir şarkısıdır Aşk kırıntıları... Bazen bakıyorum çevreme artık kırıntıda bulamıyorum, paylaşacak birşey kalmamış bir erkekle bir kadın arasında... Açlıktan ölmek daha gururludur galiba aşk kırıntısı ile doymaya çalışmaktan... Daha az acı verir sürekli cepleri yoklayarak aşk kırıntısı aramaktan, tek başımıza aç kalmak...
Kaç kez dinliyorum sürekli,durmadan tekrarlıyor, Teoman diyor " inan çok çalıştım bu kalpsiz dünyayı sevebilmek için" bende çok denedim, değişmek istedim... Ama insan hep kalıyor bir nokta da... Çünkü ondan başka sevebileceğimiz yok diye düşünüyoruz... O'nu ne zaman çıkarırsak ateşin ortasından, ateş gücünü daha hızlı kaybedip küllere dönecektir... O zaman bir umut belki aç kalmayı seçsekte, kimse görmediği an ceplerimizi karıştırmaktan vazgeçeriz...
Evet şimdi de Şebnem Ferah ile duygularımı resmen cilalıyorum, iki-üçgündür duygu yoğunlaşması belki yarın akşam Konyaaltı sahilinde Dostum Cihan ile konuşarak son bulacak...Gitar ile duygularımıza tercüman olacağız belki de...İçkilerimiz ile gönüllerde ki ateşi söndüreceğiz...
Evet fark ettim blog'u bugün resmen günlük'e döktüm...öyle oldu çünkü benim hiçbir zaman günlüğüm olmadı... neyse yazıyı burada sonlandırıp,yere dökülen gözyaşlarımı toplayayım,başkalarının canını yakmasınlar diye... Şebnem ferah- dans pisti şarkısı ile devam edeyim duygu depolamasını...